Esra ALİÇAVUŞOĞLU
Otobiyografi, günümüz sanatçısının yapıt üretirken en sık beslendiği alanlardan birini oluşturuyor. Bunun nedenleri çok çeşitli aslında. Sanatçının tanıklık ettiği en yakın deneyim kendisi ile ilgili; bir anlamda en çok kendiyle ilgili gerçekliklerin, sorunların ya da varoluş süreçlerinin peşinden gidiyor sanatçı. Nedenlerden bir diğeri ise günümüz sanatının bu eğilim çerçevesinde yoğun bir görünürlük kazanması…
Bu durum pek çok ESRA sanatçının, buna sanatın da diyebiliriz bu ALİÇAVUŞOĞLU modaları dinamikleri dikkate alarak yapıt üretmesine neden esraali࠽yahoo.com oluyor. Aslına bakılırsa özellikle Batı sanat tarihinin, günümüzdeki kadar yoğun olmasa da, bu kendilik yansımalarının peşinden gittiğini söyleyebiliriz. Tarihte otoportrenin ne denli büyük bir yer tuttuğunu bu bağlamda hatırlatmaya gerek bile yok. Sanatta otoportreden otobiyografiye doğru değişim gösteren süreç ise hayli ilginç. Otoportre geleneği içinde, aynadaki yansımasının tuvaldeki karşılığını aramaya koyulan sanatçılar büyük bir yer tutuyor. Fotoğrafın henüz icat edilmediği dönemler düşünüldüğünde bu portreler kültür tarihimiz için de son derece önemli. Otoportreler sanatçının iç dünyasını ve kendini nasıl gördüğünü aktarması açısından ilk elden veriler sunuyor bize. Bunları örneklemek için sadece Rembrandt’ın, Dürer’in, Rubens’in, Van Gogh’un, René Magritte’in otoportrelerine bakmak bile yeterli. Türk sanat tarihinde de sanatçının kendi imgesini çok çeşitli biçimlerde ele aldığını görüyoruz: Şeker Ahmet Paşa’dan Hale Asaf’a, Avni Lifij’den, Neş’e Erdok’a bu türün ilginç örneklerinin izini sürebiliriz pekala. Sanatçının bir beden olarak portresi sergi Sinan’a saygı fotoğrafları ÇEKÜL Vakfı‘nın Mimar Sinan’ın mimarlık mirasını korumak, yaşatmak ve duyarlılığı yaygınlaştırmak amacıyla Sinan’a Saygı Projesi kapsamında düzenlediği Sinan’a Saygı Fotoğraf Yarışması sonuçlandı. 15 Aralık28 Şubat tarihleri arasında Sinan ve Yaşam, Korunamayan Sinan ve Kubbelerin Mimarı olmak üzere üç ayrı temada düzenlenen yarışmaya; İstanbul’dan Kayseri’ye, Edirne’den Van’a, Sofya’dan Şam’a, Sinan’ın eserlerinin bulunduğu kentlerden 500’ün üzerinde fotoğraf katıldı. Ayasofya Müzesi, Sinan’a Saygı Fotoğraf Yarışması Sergisi yarına kadar açık. Sergide yarışmaya katılan 43 fotoğraftan oluşan bir seçki yer alıyor. Sinan’a Saygı Fotoğraf Yarışması Sergisi 9 Nisan tarihinden itibaren de Kayseri Ağırnas’taki Mimar Sinan Evinde görülebilir. Benim için bak Cüneyt Gök’ün şiir ve fotoğraf imgelerini birleştirdiği kitabı “Benim İçin Bak” ile aynı adı taşıyan sergide, kitapta yer alan hayatın içinden insan manzaraları farklı bir atmosferde sergileniyor.
Sergi, Oyuncular TiyatroCafe’de 20 Nisan tarihine dek görülebilir. (Tel: 0 212 245 13 14) Kök Kamil Fırat’ın 1997 yılından bu yana üzerinde çalıştığı ‘Kök’ adlı sergisi ağaç köklerinin sanatçıda yarattığı metaforlar üzerine…
Ağaçların toprağa tutunmasına karşın, köklerin bağımsızlığı, kendi yolundan gitmesi gibi temalar üzerine kurgulanan ve 30 siyah beyaz fotoğraftan oluşan sergi, 20 Nisan tarihine dek Kare Sanat Galerisi’nde görülebilir. (Tel: 0 212 240 44 48)
FİZİKSEL DEĞİŞİMİN YANSIMALARI Sanatçının kendini yansıtma biçiminin yani klasik otoportre anlayışının 20. yüzyılda yerini geçmişin anılarına, sanatçının iç dünyasının karanlık dehlizlerine, gündelik durumlara, kültürel ve cinsel kimliğin yansıtılmasına, hatta Frida Kahlo’da gördüğümüz biçimde, kendi doğumunun tanıklığını yansıtmaya bıraktığını görüyoruz. Bu süreçten itibaren kendi imgelerini ya da yaşamlarını yapıtlarında ele alan sanatçıların kimi zaman ironik, kimi zaman hesaplaşmaya yönelik, kimi zaman ise avangard bir yaklaşım içinde olduklarını gözlemlemek mümkün. Yaşamını bir sanat yapıtı olarak sunmak deyince yatağını galeri mekanına taşıyan Tracey Emin, kendi kanından büstünü yapan Marc Quinn ve tuval üzerinde bedenini sergileyen Jenny Saville gibi güncel örnekleri de unutmamak gerek. Kişinin kendini analiz süreci ile de ilintili olduğunu söyleyebileceğimiz bu türden yapıtlar, yapısındaki psikolojik olgular gözönünde bulundurulduğunda sanatçının kimliğine ilişkin en yalın görselliği sunuyor. Otoportre ya da otobiyografi her zaman, sanatçının aynada gördüğü kendi suretinin masum bir yansıması da değil ayrıca; bu türden yapıtlar bazen onun neye benzediğini değil, neye inandığını da görünür kılıyor. Bu noktada özellikle günümüz sanatında kurgunun da devreye girdiği otobiyografik yapıtlar ortaya çıkıyor. Otoportreyi ve elbette otobiyografik yapıtları öznesi ve nesnesi kendisi olan bir karşılaşma biçimi olarak özetleyebiliriz bu anlamda. Felsefeci Bernard Williams bedeni, bireysel kimliğin ön koşulu olarak tanımlar ve ekler: “Sanatçının bedeni ise diğer tüm bireylerden farklı bir varoluş sergiler; çünkü onun kimliği sanat yapıtında bulunur.”
Çınar Eslek’in Pi Artworks’deki yapıtlarını izlerken hem Williams’ın bu tanımını hem de yukarıda sözünü ettiğimiz otoportreden otobiyografiye uzanan süreçler üzerine düşünüyorsunuz. Çınar Eslek tüm bu geleneğin içinden beslenen, kişisel bir alan üzerinde yol alıyor. Bacağından geçirdiği bir dizi operasyonu yapıtlarının odağına yerleştiriyor. Bunu gerçekleştirirken belgesel bir anlayışla değil; o anlardan kesitleri, belki biraz zihinde kalan bulanık görüntüleri aktarmayı yeğliyor. Video, fotoğraf ve tuvallerin yer aldığı sergisinde sanatçı üç farklı biçimde ama birbiri ile ilişkili bakıyor geçirdiği bu sürece.Tuvallerinde geçirdiği ameliyatların bedeninde oluşturduğu fiziksel değişikliklere yer veren Eslek, başı bedenden ayrı tutarak özellikle fiziksel değişimin yansımalarını sunuyor. Videolar ise yarı bilinç düzeyinde bir zihnin görüntüleri gibi… Sanatçının fotoğrafları ise bedene yapılan müdahalenin, eklemelerin ön plana çıkarılarak organikle inorganik olanın sınırlarındaki bir durumu gösteriyor izleyene. Aslında bu yapıtlar ile sanatçı kendi bedenindeki değişimlere dışarıdan bakan bir gözün yerine geçiyor, özellikle de tuvallerinde. Hem ruhsal, hem de fiziksel deformasyonu deşifre eden bu yapıtlar bir öyküyü değil, öyküden akılda kalanları görselleştiriyor. Bu sergi Çınar Eslek’in ilk kişisel sergisi; yapıtlar da bu kişiselliğin en önemli vurgusu…
Pi Artworks, Çınar Eslek “Farkında Değilim” 8 Mart–8 Nisan 2008 Muallim Naci Caddesi, No:25, Ortaköy/İstanbul Tel: 0212 236 68 53