Ayşegül GÜRSEL
Çınar Eslek’in resim, fotoğraf ve video tekniklerini kullandığı sergisi ‘Bir de’, üreme ve çürüme kavramlarını odağına alıyor. Eslek’e göre bu ikisi, tezat değil, tam tersine ‘birbirleriyle var olup devam eden’ kavramlar
Çınar Eslek’in Pi Artworks’te açılan sergisi ‘Bir de’, ‘üreme ve çürüme’ konseptleri üzerinden ‘hayatın ta kendisine’ varıyor. Üreme ve çürüme birbirinden ayrılıp iki düşman olmaktansa, bu sergiyle beraber, birbirinden beslenen, bir noktada aynı belirsizliğe sahip iki kavram halini alıyor.
‘Bir de’, Eslek’in birbirine bağlı olarak devam eden sergilerinin şimdilik sonuncusu. Eslek, ‘üreme ve çürüme’ temeline oturttuğu sergisinderesim , fotoğraf ve video teknikleriyle mekânsız bir zaman dilimi yaratıyor. ‘Üreme ve çürüme’yi birbirinden ayırt ederek mi ele alıyorsunuz diye sorduğumda “Genelde seri olarak çalışıyorum. Bir önceki serginin sonunda geldiğim nokta ‘Daha dipte ne olabilir’ sorusuydu. Organizmanın içerisinde ne olabilir diye düşündüğümde var olan ve var oluşu devam etmekte olan bir noktada bunlar oluştu. Üreme ve çürüme hayatın kendisini var eden kavramlar. Bu eserler üreme ve çürümenin birleşimine yani evrenin kendisine bağlı olarak oluştu. Videoda da zaten bu anlatılıyor. Bir sürü parçacık var. Bu parçacıkların bir araya gelmesiyle tek bir evren oluşuyor. Bu evren kontrol edilemez ancak kendi içinde yoğunluklar oluşan bir şey. Videoda dönen parçacıklar evrenin kendi kendine olan sürekli döngüsünü anlatıyor” şeklinde açıklıyor.
Farklı bir zaman dilimi
Çınar Eslek üreme ve çürümeyi birbirine tezat değil, aksine bağlı iki kavram olarak değerlendiriyor. Üreme ve çürümenin bir aradalığını “Birbirleriyle var oluyorlar ve birbirleriyle devam ediyorlar” sözleriyle aktarıyor. Yumurta ve patates ayrı birer imgeye gönderme yapmaktansa tekliğe ve çoğalmaya işaret ediyorlar.
Çürümeyi anlatırken fotoğrafı kullanmasının altında ne yattığını soruyorum. Anı ölümsüzleştirdiğine inanılan fotoğrafın sadece o ana ait olması önemli bir kriter oluyor ressam için. “Çektiğiniz anda yaşanan anı donduruyorsunuz, o anda ölüyor. Resimse üremeyle ilişkili; süreç devam ediyor” diyor.
Çınar Eslek zaman kavramına dair sınırları kaldırırken bunu mekândan kopararak yapıyor. Zaman kavramına bağlı olarak farklı teknikleri kullanan Eslek zamanın çizgisel değil de kontrol edemeyeceğiniz bir şekilde döngüsel ilerlediğini savunuyor.
Sergide yer alan bebek figürleri de ‘kendi kimlikleriyle var olan’, herhangi bir mekâna ait olmayan figürler. Eslek de “Bu mekânsızlıkta kendi kendilerini ifade ediyorlar. An olan her şeyde mekansızlık da var, çünkü o, o an orada var” diyor.
Sergide yer alan bebek figürleri pek çok açıdan akla gelen bebek imgesinden ayrılsalar da ‘bebek renkleri’ diye adlandırabileceğim soft renklere sahip. Öte yandan fotoğraflarda gözüme çarpan kahve tonlarıyla yeniden ‘burada bir şeyler tezat gidiyor’ diyorum. Çınar Eslek de “Renk konusunda tam tersinden okuma yaptım. Fotoğrafta ölümden, andan bahsederken yaşama daha yakın renkler seçtim. Çürüyen dediğimiz şey aslında orada yaşıyor. Toprak renkler yaşama daha yakın renkler. Fotoğraflara hiçbir müdahale yok çünkü zaten çürümenin kendisine müdahale edemiyorsunuz. Üreme aslında daha yaşamayan, gerçek değil gibi. Bu yüzden de daha soğuk renkler var” diyor.
Tekrar yumurta-patates birlikteliğine bağlanıyoruz. “Yumurta, patates form olarak da soğuk ve sıcak” diyor. Bebek figürlerinde dikkat çeken bir başka nokta ise hiçbirinin yüzündeki ifadede yeni doğmuş bebek ifadesi görülememesi. Bu da iç içe geçmişliğin bir parçası olsa gerek diyorum ve “Oyuncak bebekler gibi düşün” diyor: “Mekânsızlar, bu sebepten de flular. Yeni doğmuş değiller ama ölü de değiller” Sergi bu noktada Freud’un tekinsizlik kavramına bağlanarak çok bildik gelen kavramların aslında bir o kadar yabancılaşmasıyla karşımızda bulunuyor. Pembeli, mavili bebekler aslında pek çok doğum sahnesinin akabinde görebileceğiniz türden olabilirdi. Ama gelin görün ki Eslek’in onları yorumladığı halleriyle biraz büyümüş, biraz deforme olmuş haldeler. Yani ‘tekinsizler’.
Çınar Eslek izleyiciye satır arası okuma şansı verdiği, zamandan yoksun, bir sıra izleme kaygısından muaf, doğum ve ölüm arasındaki ince çizgide gezinen sergisi “Bir de” ile 25 Aralık’a kadar Pi Artworks Tophane’de ağırlanacak.