Keskinlikten Uzak

Fotoğraf

Away From Clarity / Kesinlikten Uzak 

 

 

-----“İnsanoğlu, dünya tarihinde var olduğu ilk zamanlarda, suyun içinde kendi imgesini gördü. Ne zaman ki o suyu içmek üzere diz çöktü; o zaman var olmaya başladı” Bill Viola,

 

 

             2013. Keskinlikten Uzak, Çınar Eslek’in beşinci sergisinin ismi (2008- “Farkında Değilim”, 2009- “Paralel Diyar”, 2010- “Dolayısıyla” ve 2011-“Bir De”). Eslek’in son yıllardaki üretiminin ağırlık noktasını, beden ve mekân oluşturuyor. Sanatçı, bedene de mekâna da doğrudan yer vermeksizin bu iki kavrama işaret eden bir üretim sürecinin içerisinde yer alıyor. Çınar Eslek, beden-mekân üzerine olan söylemini, 2010 yılındaki Dolayısıyla sergisinden bu yana “yok-yer” kavramı üzerinden temellendiriyor. Bu açıdan bakıldığında Keskinlikten Uzak sergisi, Dolayısıyla sergisiyle başlayan bir zincirin halkası niteliğinde. “Yok-yer”ler, tarihselliği ve kimlikle ilişkisi üzerinden tanımlanamayan, tıpkı havaalanları örneğinde olduğu gibi, kimliklerin hayatları ele vermediği, anlık karşılaşmaların, geçiciliğin mekânları olan tanımlanan mekânlardır. Çınar Eslek de, Keskinlikten Uzak sergisinde “yok-yer”leri, malzeme-kavram olarak yararlandığı süt ile sorguluyor. Eslek’in süte atfı, tıpkı Bill Viola’nın suya olan atfı gibi, yaşamsal, kurucu, var edici bir öğe. Sütün akışkan niteliği de bir yandan bu özelliklerini diğer yandan da “yok-yer” tanımını destekler nitelikte. Eslek, sütü işlevinden arındırarak, onun salt imgesinin nasıl oluştuğuna dair belirtiler sunuyor. Sanatçının, sütün akışkanlığı içerisinde belli belirsiz bedenlerin varlık kazandırdığı imgeleri de, izleyiciye kimliğin ve cinsiyetin ne olduğuna dair ipuçları vermeksizin, imgeye yüklenen anlamların sorgulanmasını sağlıyor. 

  

              Salt imgeye yüklenen anlam, bu noktada Derrida’nın “différance” kavramını da akla getiriyor. Derrida’ya göre, Saussure’ün iddia ettiği gibi, gösteren ile gösterilen arasında birebir bağlantı bulunmaz. An1am tamamlanamayan bir şeydir, zira bir gösterenin anlamı diğer bütün gösterenlerle ilişkilidir. Anlamın kesinleşmesi daima bir “oluş” halindedir. Anlam, çok yönlü, akışkan bağlantılar kurar. Aynı noktaya vurgu yapan Lacan da, gösterenin gönderme yaptığı belli bir gösterilen olmadığı görüşündedir. “Şayet bir gösterenin anlamı sabit olsaydı, gösteren ve gösterilen arasındaki ilişki, değişmeyen tek bir anlam yaratırdı” diyen Lacan, gösterenler zincirinde sürekli bir kayma, akış ve dolaşım olduğunu; gösterenlerin sürekli diğer gösterenlerle olan ilişkilerinde kendilerini var ettiklerini; bu sürecin, sabit olmayan, akışkan bir süreç olduğunu savunmaktadır. Böylesi bir süreçte anlam da muğlaklaşmaya mahkûm olur.

            Çınar Eslek’in Keskinlikten Uzak sergisini oluşturan son çalışmaları da, akışkanlık, différance kavramları bağlamında değerlendirilmelidir. Eslek, akışkan bir malzeme/kavram olarak sütten yararlanarak ne mekânın kendisine ne sütün kendisine ne de bedenin kendisine dair bir ipucu vermeyerek bir anlamda kendi temsilinin izini sürüyor; bunu yaparken de, tıpkı önceki sergilerinde yaptığı gibi, zaman-mekân kavramları üzerine giderek bir anlamda kronotop (o zaman ve o mekânda) anlatılar oluşturuyor. Eslek, “akışkanlık”ı, “oluş”u biçime yansıtmak için sütün akışkanlığından yararlanıyor ve yer yer de sütün içerisinde belli belirsiz bedenlere varlık kazandırıyor. Eslek’in üzerine gittiği “akışkanlık” ve “oluş”, kuşkusuz zaman problemini de beraberinde getiriyor. Kendine has bir öznelliğe sahip olan “zaman”, aynı zamanda çoklu okumalara imkân tanıyan bir kavramdır. Zaman, bir yandan yeni başlangıçların hareket noktasıdır; öte yandan da olayların sonuçlandığı yer olma özelliğiyle adeta mekânla kaynaşır, mekânın içine akan bir anlatılar silsilesini ortaya koyar. Çınar Eslek’in Keskinlikten Uzak sergisindeki çalışmaları da bu bağlamda Dolayısıyla sergisinden bu yana ürettiği çalışmalarına eklemlenir. “Değişim”, “oluş”, “kadın oluş”, “geçicilik”, “akışkanlık” kavramları, Eslek’in bu sergisinde de zaman-mekân tasarımıyla bütünleşip yeni “yok-yer”ler oluşturmaktadır.

Burcu Pelvanoğlu